Перевод: с русского на все языки

со всех языков на русский

bir şeye ek olarak

  • 1 решительно

    1) kararlılıkla, kararlı biçimde; kesinlikle, kesin olarak ( категорически)

    де́йствовать сме́ло и реши́тельно — cesaret ve kararlılıkla davranmak

    мы реши́тельно про́тив э́того — buna kesinlikle karşıyız

    я реши́тельно отверга́ю э́то обвине́ние — bu isnadı kesinlikle reddederim

    реши́тельно поко́нчить с чем-л. bir şeye kesin olarak son vermek

    реши́тельно выступа́ть про́тив чего-л. bir şeye kararlı biçimde karşı çıkmak

    2) ( совершенно) hiç ama hiç

    он реши́тельно ничего́ не по́нял — hiç ama hiç bir şey anlamadı

    Русско-турецкий словарь > решительно

  • 2 окончательно

    kesinlikle; kesin olarak; nihai olarak

    оконча́тельно убеди́ться в чём-л.bir şeye kesin olarak kanaat getirmek

    оконча́тельно изба́виться от чего-л.bir şeyden nihai olarak kurtulmak

    Русско-турецкий словарь > окончательно

  • 3 деятельный

    faal
    * * *

    принима́ть де́ятельное уча́стие в чём-л.bir şeye faal olarak katılmak

    Русско-турецкий словарь > деятельный

  • 4 дополнение

    dilb. Tümleç
    * * *
    с
    1) ek, ilave
    2) грам. tümleç (-ci)
    ••

    в дополне́ние к чему-л.bir şeye ek olarak

    Русско-турецкий словарь > дополнение

  • 5 ответ

    cevap
    * * *
    м
    1) врз karşılık; yanıt; cevap (-)

    дать отве́т на вопро́с — soruyu yanıtlamak / cevaplandırmak

    вопро́с, тре́бующий отве́та — yanıtlanması gereken soru

    его́ любо́вь оста́лась без отве́та — aşkı karşılık görmedi

    привле́чь кого-л. к отве́ту — hesaba çekmek

    потре́бовать отве́та с кого-л.hesap sormak

    за э́то ты в отве́те — bunun sorumlusu sensin; bu senden sorulur

    ••

    в отве́т на что-л. — bir şeye karşılık olarak; cevaben

    от него́ ни отве́та, ни приве́та — ondan ses seda yok

    Русско-турецкий словарь > ответ

  • 6 точно

    kesin olarak,
    kesinlikle; tıpkı; sahiden ; tamam; gibi,
    sanki
    * * *
    I
    1) нареч. tam; kesin olarak, kesinlikle; doğru; tıpatıp

    то́чно в три (часа́) — (saat) tam üçte

    пу́ля попа́ла то́чно в цель — kurşun tam hedefe isabet etti

    то́чно не по́мню — tam hatırlamıyorum / hatırlayamıyorum

    причи́ну мы то́чно не зна́ем — nedenini tam / kesinlikle bilmiyoruz

    э́то я зна́ю то́чно — bunu kesin olarak bilirim

    э́то то́чно ещё не вы́яснено — bu henüz kesinlikle / kesin olarak anlaşılmadı

    как вы весьма́ то́чно заме́тили,... — gayet isabetle belirttiğiniz gibi...

    то́чно сле́довать прика́зам — emirlere kesinlikle uymak

    то́чно соотве́тствовать чему-л.bir şeye tıpatıp uymak

    часы́ иду́т то́чно — saat doğru işliyor

    статья́ переведена́ то́чно — yazının çevirisi doğrudur, yazı doğru çevrildi

    2) нареч. tıpkı

    то́чно тако́й же — tıpkı bunun gibi

    я ви́дел то́чно тако́й же — tıpkısını gördüm

    то́чно так (же) — aynen

    то́чно так, как ты хоте́л — tam senin istediğin gibi

    3) вводн. сл. sahiden

    она́, то́чно, краси́ва — sahiden güzeldir

    ••

    точне́е — вводн. сл. daha doğrusu

    II
    1) частица, разг. (да, так, верно) tamam

    э́то то́чно — orası öyle

    то́чно! — tamam!

    э́то то́чно! (ты угадал)üstüne vurdurdun!

    2) союз gibi; sanki

    то́чно назло́ — sanki inadınaymış

    он крича́л, то́чно сумасше́дший — deliler gibi bağırıyordu

    Русско-турецкий словарь > точно

  • 7 безоговорочно

    безогово́рочно подде́рживать кого-что-л. — (birine, bir şeye) kayıtsız destek vermek, (birini, bir şeyi) koşulsuz desteklemek

    Русско-турецкий словарь > безоговорочно

  • 8 бой

    savaş; dövüş; maç,
    yarışma
    * * *
    м

    вести́ бой — savaş / muharebe yapmak, savaşmak

    разве́дка бо́ем — cebri keşif

    сдать го́род без бо́я — şehri savaş yapmadan teslim etmek

    2) ( борьба) savaş

    кла́ссовые бои́ — sınıf savaşları

    3) спорт. dövüş, maç; yarışma ( в боксе)

    судья́ останови́л бой — hakem maçı durdurdu

    бой быко́в — boğa güreşi

    4) прост. (битьё, побои) dayak (-ğı)
    5) ( убой) vurma
    7) (стекло и т. п.) kırık

    тре́снувшие я́йца иду́т как бой — çatlamış yumurta kırık olarak satılır

    8) в соч.

    бой часо́в — saatin çalması

    часы́ с бо́ем — çalar saat

    ••

    бить кого-л. сме́ртным бо́ем — öldüresiye dövmek

    петуши́ные бои́ — horoz döğüşü

    Русско-турецкий словарь > бой

  • 9 параллельно

    1) (чему-л., с чем-л.) bir şeye koşut / paralel olarak
    2) ( одновременно) aynı zamanda

    Русско-турецкий словарь > параллельно

  • 10 твёрдо

    kesinlikle
    * * *

    держа́ться твёрдо — sıkı durmak

    твёрдо знать что-л. — kesin olarak / kesinlikle bilmek

    твёрдо ве́рить во что-л.bir şeye kesinlikle inanmak

    я твёрдо уве́рен, что... — ben kesinlikle eminim ki,...

    он твёрдо реши́л уе́хать — gitmeye kesin karar verdi

    твёрдо стоя́ть на своём — dediğinden hiç dönmemek

    Русско-турецкий словарь > твёрдо

См. также в других словарях:

  • bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gözünü ayırmamak — (bir şeyden) bir şeye sürekli olarak bakmaktan kendini alamamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • RÜKUN — Bir şeye samimi olarak meyletme. Can ve gönülden meyil …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • mukabil — sf., Ar. muḳābil 1) Bir şeye karşılık olarak yapılan, bir şeyin karşılığı olan Düşmanlarla beraber Anadolu da mukabil teşkilat yapmak üzere yetmiş beş kişi kadar göndermiş. Atatürk 2) Bir şeyin karşısında bulunan 3) zf. Karşılık olarak Bir iki… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • göre — zf. 1) Bir şeye uygun olarak, bir şey uyarınca, gereğince ... günün modasına göre taranmış saçlarıyla güzel bir kadın başı uzandı bahçeye. N. Cumalı 2) Bakılırsa, hesaba katılırsa, göz önünde tutulunca, bakarak, nazaran Bilginlerin dediğine göre… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • MÜNHASIRAN — Sadece, sâde. * Bir işe veya bir şeye âit olarak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • TEŞEBBÜS — Bir işe girişmek. Bir işi ilk olarak teklif etmek. * Sağlam bir niyetle bir şeye başlamak. * El ile yapışıp bırakmamak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • ZAMM — Bir şeye bir şeyi ekleme. Artırma. Katma. Fazla olarak verme. * Kenarlarını bitiştirme. *Gr: Bir harfin zammeli (ötreli) okunuşu …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • GUNM — Bir şeye meşakkatsiz nâil olmak veya düşmandan doyumluk almak mânalarına gelir ve alınan doyumluğa da isim olarak ıtlak olunur ki ganimet de, her iki mânada böyledir. Şeriatta ise ganimet, küffardan anveten, yani harben alınan maldır. Binaenaleyh …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • TESABÜR — Bir şeyi sürekli olarak yapmak. Bir şeye devam üzere çalışma …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • gelmek — den, e, nsz, ir 1) Bir yere gitmek, ulaşmak, varmak Gurbetten gelmişim yorgunum, hancı. B. S. Erdoğan 2) Geriye dönmek ... adamı Ödemiş ten aldım geldim, her masrafını çektim. N. Cumalı 3) Oturmaya, ziyarete gitmek Dün akşam amcamlar bize geldi.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»